
Önder Algedik
Anıtkabir’e komşu beton külliye planı!
Anıtkabir’den Mareşal Fevzi Çakmak caddesine indiğinizde 300 metre ileride Beşevler kavşağına varıyorsunuz. Kavşağın karşı çaprazında Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi ve hemen arkasında konservatuvar vardı eskiden. Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi 2017’de, Konservatuvar ise 2020 Eylül’ünde beton bir külliye yapılmak için yıkıldı. Oraya iki defa AKP belediyesi, bir defa da CHP belediyesi plan yaptıktan sonra şimdi de Çevre, Şehircilik ve İklimi Değiştirme Bakanlığı plan askıya çıkardı. Oraya koca bir cami ve ona bağlı sosyal tesisler yapılması planlanıyordu. 34 bin metrekarelik bu alana 50 bin metrekarelik koca bir külliye…
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin külliye planının ilki Gökçek zamanında, ikincisi Mustafa Tuna zamanında ve üçüncüsü ise Mansur Yavaş zamanında yaptı! Mahkeme’nin atadığı bilirkişi raporundaki tespitler ile belediyenin bu planlarına dair çok ağır tanımlar içeriyordu: İmar mevzuatının ilgili hükümlerine, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olmadığı açıkça kararda yazılı idi. Belediyenin planı için söylenebilecek başka ne ağır ifade olabilirdi ki?
2019 seçimi arifesinde yapılan ikinci plana itirazlar ve ikinci dava CHP’li Yavaş döneminin ilk günlerine denk geliyordu. Mahkeme planın yürütmesini durdurma kararını hemen verdi. Belediye mahkeme kararına uydu mu? AKP gibi CHP belediyesi de kararı tanımadı ve CHP’li ilçe belediyesinin verdiği yıkım izni ile bir hafta sonu gece yarısı iş makineleri alana girerek koca okulu yıkmaya başladı.
Cumhuriyet ilkelerine aykırıydı ama CHP'liler...
Fakat 14 Mart 2022’de ilginç bir olay oldu. TBMM’den geçen Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile 3 Mart 1924’de geçen Tevhîd-i Tedrîsât Kanunu (Öğretim Birliği Yasası) dışına çıkarak Diyanet Akademisi kurulabilecekti. Yani cami ve sosyal tesis planının sakladığı niyet ortaya çıkmıştı. Cumhuriyet ilkelerine aykırı bu kanun teklifine CHP vekilleri de KABUL oyu verdiğini anımsayalım.
Şimdi taşlar yerine oturmuş, 50 bin metrekarelik bolca sosyal tesis barındıran bu cami meselesinin aslında DİB Akademisi’nin müstakbel yeri olacağı fikri hasıl olmuştu.
Böylece beton külliyenin Anıtkabir’e komşu olma fikri yasal bir karşılık da bulmuştu.
İkinci mahkeme planı tekrar iptal edince Ankara Büyükşehir Belediye başkanı Haziran 2023’de aynı planı tekrar belediye meclisine sundu. Plan bu sefer AKP-CHP-MHP-İYİP meclis üyelerinin oy birliği ile 867 sayılı karar olarak kayıtlara geçti.
Plan askıya çıktığında bölgedeki muhtarlar, komşular, hekimler, iklim aktivistleri ve kentin önde gelenleri 1200 dilekçe ile itiraz ettiler. Ama Ankara Büyükşehir Belediyesi bu itirazları ret etti. Ayrıca dava da açıldı. Bilirkişi raporu 16 Eylül 2024’de mahkemeye sunulduktan hemen sonra Mansur Yavaş’ın Murat Kurum’u ziyaret ettiğini öğreniyoruz.[1] Bu tarihten bir ay sonra mahkeme planı yine iptal ederken o günlerde bakanlıkta hızla yeni bir plan hazırlama maratonu başlamış. Ne büyük tesadüf ki, CHP’li belediye başkanı, mahkeme kararının silüeti ortaya çıkınca medyada tartıştığı bakanı ziyarete gidiyor ve hemen akabinde bakanlık eliyle hazırlanan bir plan çıkıyor. Plan Kasım 2024’te çıkan mahkeme kararından yalnızca 2 ay sonra, 28 Ocak 2025’de askıya çıkıyor.
Anıtkabir’e komşu beton külliye planını 3 defa bilirkişi, üç defa mahkeme kararı ve halkın itirazları da aşamayınca devreye bakanlık girmişti.
Külliye planı arkasında yatan sosyal yıkım!
Konservatuvarın az ilerisinde Gazi Üniversitesi hastanesi var. Şehir dışından hastasını getirenler bugünlerde yol kenarına park ettikleri arabalarında yatıp kalkarken, yemeklerini kaldırımda yemek zorundalar. Ama Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi varken böyle değildi. Orada otelcililik öğrencileri aynı zamanda okulun uygulama otelinde çalışır, bu hasta yakınları da orada kalırdı. Bir kaç yüz liraya konaklar, daha azına karınlarını doyururlardı. Artık ülkede sosyal devlet de yıkıldığı için, yıkılan o okul kimsenin bahsetmediği sosyal yıkımın da adresi. Ama yıkım sadece bununla sınırlı değil.
Diyanet verilerine göre bölgede 35 tane cami var. Zaten mahkeme kararlarında da ibadet alanına ihtiyaç olmadığı koca puntolarla yazılı. Ama bölgede hiç park yok. Hiç yeşil alan kalmadı. 11 Haziran 2015’de on dakikalık yağış sonrası bölge su altında kalmıştı. 9 Haziran 2022’de de anlık bir yağış ile az ilerdeki kavşak da su altında kalmış, insanların suya batışı olay olmuştu. Eğitim, sosyal devlet, şehircilik ve daha pek çok şey ölçüt değildi. Ne yerel yönetim, ne de şimdi merkezi yönetim için.
Başkentte insanlar mahkeme kararlarını tanıyan bir yerel yönetim ve merkezi yönetim istiyor. Başkentte halk insanların talebine saygı, şehircilik ilkelerine saygı, kamuyu zarara uğratmamayı bekliyor. Bölgeye komşu Bahçelievler ve Emek mahallelerinde pek bir park yok. En büyüğü bir apartmanın oturum alanından hallice.
Siyaset beton Külliye, halk yeşil alan istiyor!
İktidar ve muhalefet, yani siyaset, el birliği ile Diyanet Akademisi kanununu kabul etti, iki okulu yıkıp beton bir külliye için defalarca plan yaptı. Bakanlık planında bu sefer basit bir düzeltme yapmış, yaklaşık 20 bin metrekarelik cami ve 27 bin metrekarelik üniversite inşaatı göstermiş. Tam bir beton külliye!
Bölgede insanların oturabileceği, ağaçların arasında yürüyebileceği, sohbet edebileceği doğal bir park yok. Dar kaldırımlar, kaldırıma park etmiş otomobiller, kentsel dönüşüm adı altında çirkin apartmanlar var. Gelinen noktada talep sosyal politika, gençlerin takılabileceği, yaşlıların buluşabileceği doğal bir park. Bunun için muhtarlar, hekimler, iklim aktivistleri, park forumları İklimi Değiştirme Bakanlığı’nın askıya çıkardığı plana itiraz dilekçeleri hazırlıyor. Konu böyle olunca, sadece bölge sakinlerini değil, sadece Ankaralıları değil, bütün ülkeyi ilgilendiriyor. Nitekim itirazların bazıları bunu sizlere hissettiriyor. [2]
26 Şubat’ta Bakanlığın mahkeme kararı, bilirkişi raporları, halkın talebi, 4990 sayılı kanun ve de 7335 sayılı kanunu dikkate almayarak yaptığı plan askıdan inecek. Başkentliler ise 24 Şubat’ta dilekçeleri hep beraber teslim edecekler.
Şimdi sorun şu, ülkedeki bütün siyasetin istediği beton külliye halka ve mahkemelere rağmen yapılacak mı? Yoksa itiraz edilerek bir kez daha plan iptal edilip olması gereken proje mi yapılacak?
Not: Plan belgelerine ve itirazlara ulaşmak için: https://350ankara.org/belediyede-bakanligin-besevlerde-beton-planina-itiraz-ediyoruz/
[2] Kaynak: https://350ankara.org/belediyede-bakanligin-besevlerde-beton-planina-itiraz-ediyoruz/