
Önder Algedik
İklimi Değiştirme Kanunu Meclise Sunuldu!
20 Şubat günü 101 vekilin imzası ile “İlk İklim Değişikliği Kanunu” denilen teklif meclise sunuldu. 2 yıl önceki taslağın az değiştirilmiş hali bu. O zaman bu taslağa iklimi değiştirme kanunu demiştik. Aradan geçen 2 yılda iklim değişikliği iyice hayatın merkezine oturdu, aşırı hava olayları daha çok arttı ve kömür-petrol-gaz üstünden halkın yoksullaşması had safhaya vardı.
Peki bu sunulan teklifte ne kadar bunları görebiliyoruz? Hiç. Bunları hiç göremiyoruz.
2 yılda ne değişti?
Eski taslak ile yeni teklifi karşılaştırıp acaba bu sefer iklim değişikliği gözetilmiş mi diye insan merak ediyor. Temelde taslak ve teklif aynı olmakla birlikte dört şekilsel değişiklik yapılmış;
1.Teklifte yeni kavramlar eklenmiş: O zaman da gündemde olan ama taslakta olmayan kavramlar şimdi konmuş (Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM), Türkiye Yeşil Taksonomisi gibi).
2.Cezalar “güncellenmiş”: Cezalar arttırılmış ve emisyon ticareti (ETS) kapsamındaki yükümlülükler netleşmiş.
3. Fonksiyon yerine bürokratik yapı daha belirgin hale getirilmiş: Piyasa işletmecisi, merkezi uzlaştırma kuruluşu ve danışma kurulu gibi yeni organlar eklenmiş.
4.Yapılmış olması gereken işler için bile süre uzatılmış: Yerel iklim değişikliği planlarının hazırlanması için verilen süre 2027’ye kadar uzatılmış.
Yani değişen pek bir şey yok. Ama olayı anlamadınız değil mi? Yukarıdaki tespitlerde verilen örnekler çok alakasız gibi duruyor çünkü.
Ama bu ilk kanun!
Anadolu Ajansı bu kanun teklifini ilk kanun diye duyurdu. Yani yıl 2025, ülkede hiçbir iklim kanunu yok mu? İşin kötüsü teklifin altında imzası olan vekil de böyle dedi. 2003 yılında kabul edilen 4990 sayılı kanun ne? Hadi onu geçelim 6 Ekim 2021 tarihinde geçen 7335 sayılı kanun ne?
Böylesi bir kanun kendinden önceki kanunları bilmeden mi hazırlanmış? Bu alanda kurulan meclis araştırma komisyonu raporunu da mı yok sayıyor? 2016 yılında benim de yazarları arasında olduğum “TBMM’nin iklim politikalarında rolü” eserini de mi görmemişler? Bunları görmeyerek sıfırdan ve konuyla alakası olmayan bir teklifi iki yıl sonra pişirip tekrar sunuyorlar.
Akp’den önce buzdolabı, bu tekliften önce iklim mevzuatı yoktu!
Sorun şu ki, Türkiye’de iklim değişikliği ile ilgili bir mevzuat var ve bu teklif olan işleri yeni bir şeymiş gibi paketlemiş. Bunda imzası olan vekillerin haberi olmadığına eminiz. Yoksa ilk imzacı vekil “ilk iklim kanunu” diyerek dezenformasyon yapmazdı. Belki de vekil kod kanun, yani bir alanda yeni baştan düzenleme yapan kanun demek istedi ama daha spekülatif diye bunu mu seçti?
Yine de kod kanun mevcudu yeniden paketlemek değil, olamaz.
Böylesi kanunlar dünyada nasıl oluyor diye 3 yıl evvel Eskişehir vekilimiz Nur Jale Süllü’nin talebi ile TBMM Araştırma Merkezi’ne hazırlattığımız “ÇEŞİTLİ ÜLKELERDE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE İLİŞKİN KANUNLAR” raporuna bakalım.
Raporda incelenen kanunlar neticesinde bu tür kanunların sera gazı emisyonlarını azaltmaya ve iklim direncini artırmaya yönelik iklim eylemini koordine etmek ve ilerletmek için gerekli bir araç olduğu, somut hedefler içereceği, görev ve sorumlulukları net bir şekilde belirleyeceği ve gidişatla ilgili uzun vadeli netlik sağlayacağı; ekonomi genelinde, önceden belirlenmiş çok yıllı hedefler öngörmesi ve uzun vadeli hedefe doğru net ve aynı zamanda esnek bir yol ve uzun vadeli bir rota çizmeye yardımcı olması gerektiği belirtilmektedir. Politikaların tutarlı bir şekilde uygulanması ve verilere dayalı karar almayı sağlamak için güçlü ve bağımsız bir kurumun iklim değişikliğiyle mücadelede kritik öneme sahip olduğu belirtiliyor. Yani dünyada olan şeyler bu taslakta hiç yok.
İklime faydası yok, zararı çok!
Kanun teklifinin iklim değişikliği ile en alakalı başlık olarak sera gazlarının ölçümü, raporlanması ve takibi var. Onun da yönetmeliği 2014’de çıktı desem! O düzenleme çalışmadı mı adını bile anmıyorsunuz? Neyi eksikti, neyi fazlaydı bunu bilmeden kanun neden yapılıyor?
Çünkü bu kanun mevcut olanı yeni bir şey gibi sunup iklim değiştiren politikaları devam ettirmeyi hedefliyor.
Neden İklimi Değiştirme Kanunu Demeliyiz!
Bu kanunla birlikte kömür santralleri kapanacak mı?
-Hayır.
Daha az otomobil, daha çok toplu taşıma olacak mı?
-Hayır.
Cengiz Holding Kazdağı’nda dönümlerce arazide ağaç kesebilecek mi?
-Evet.
Biraz daha farklı sorular soralım; ülkede kömür petrol gaz yakmayı azaltacak mı?
-Hayır.
Yavaşlatacak mı?
-Hayır.
Arttıracak mı?
-Kesinlikle evet.
Nasıl peki?
Sürdürülebilirlik adlı raporlarla iklimi değiştiren şirketleri aklayacak, 2038’e kadar emisyonları arttırma planını sıfır emisyon diye sunmaya devam edecek.
Teklifte, belediyelere iklimi değiştirirken iklim raporu hazırlayarak aklama da getiriliyor. Bir belediye 100 ton karbonu 2030’da 200 tona çıkaracağım dese, ama plan yaptım 158 tona çekeceğim dese ne düşünürsünüz? Aklımızla dalga geçiliyor diye düşünmez misiniz? Bu verdiğim farazi bir örnek değil. Bu şekilde yapılmış yüzden fazla rapor var ve bu mantıkla 2015’de BM İklim Değişikliği Sekreteryası’na Türkiye’nin teslim ettiği niyet beyanı (INDC) var.
“İklimi Değiştirme Kanunu” daha çok kömür, petrol gaz yakıp, hala asfalt ve beton dökmeye devam ettiren bir kanun. İçinde bilim, kömür, petrol lafı geçmiyor. Ama 14 defa ticaret, 88 defa sektör lafı geçiyor. 4990 sayılı iklim kanununa atıf yok ama var. Bu bize her şeyi özetlemiyor mu?
Meclis’e gelen taslak tam bir iklimi değiştirme ve bundan para kazanma kanunu değil mi bu? Ama lütfen siz de böylesi bir kurguya ortak olmayın, iklim, değiştiren kanuna iklim değişikliği kanunu demeyin, iklimi değiştiren kanun yerine değiştirmeyen bir kanun talep edin.