Tolga Karel’den çarpıcı iddia: “İki Türk yapımcı da bu ağa dahil”

Tolga Karel’den çarpıcı iddia: “İki Türk yapımcı da bu ağa dahil”
Tolga Karel, Amerika’da yaşayan ve oyunculuğu bırakan eski oyuncu, Rekabet Kurumu’nun başlattığı soruşturma hakkında dikkat çeken bir açıklama yaptı.

Yeni Durum- Rekabet Kurumu'nun ‘tekelleşme’ suçlamasıyla başlattığı soruşturma, menajerlik şirketleri ve cast ajanslarını mercek altına alırken, eski oyuncu Tolga Karel'den çarpıcı açıklamalar geldi. Amerika'ya yerleşen ve oyunculuğu bırakan Karel, “Bu ağda yer alan iki Türk yapımcı var. Hepsinin Los Angeles’ta evleri bulunuyor ve her yıl iki kez mutlaka bir araya geliyorlar” ifadelerini kullandı.

Soruşturma kapsamında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın sosyal medyada çıkan iddiaları dikkate alarak başlattığı soruşturma sürüyor. Menajer Ayşe Barım hakkında yürütülen soruşturma çerçevesinde, ünlü oyuncular Serenay Sarıkaya ve Deniz Işın’ın ifade verdiği belirtiliyor.

om09.jpeg

Barım, sektördeki tekelleşme iddialarıyla gündeme gelmiş, kendisine karşı çıkan oyuncuları piyasadan uzaklaştırmakla suçlanmıştı. Bu gelişmelerin ardından Ayşe Barım’a yurt dışı çıkış yasağı getirildi.

Bu ağın içinde iki Türk yapımcı daha var

Soruşturma hakkında Sabah Gazetesi yazarı Yüksel Aytuğ’un bugünkü köşe yazısında, Tolga Karel'in dikkat çekici açıklamaları yer aldı.

İşte Yüksel Altuğ'un yazısından ilgili kısım şu şekilde;

Menajer Ayşe Barım'ın odağında yer aldığı dizi sektöründeki tekelleşme iddiaları her gün biraz daha çetrefilli bir hale geliyor. Yeni iddianın sahibi ise şimdilerde ABD'de TIR şoförlüğü yapan oyuncu Tolga Karel.Tolga ile zaman zaman mesajlaşırız, birbirimize hal hatır sorarız. Bu kez Ayşe Barım olayıyla ilgili yazmış. Meselenin aslında basit bir menajerlik olayı olmadığını, asıl amacın Türk toplumunu yeniden dizayn etme çalışması olduğunu söylüyor:

"Ağabey, bunların hepsi özel seçilmiş kişiler. İşin içinde Amerika lobisi ve Ermeni sermayesi var. O yüzden Disney, Netflix ve Amazon Türkiye'de. Bu ağın içinde iki Türk yapımcı daha var. Hepsinin Los Angeles'da evi bulunuyor, senede iki kere mutlaka orada toplanıyorlar. Bu basit bir menajer meselesi değil. Türk toplumunu tekrar dizayn etme hareketi. Aynı şeyi Güney Kore'de yaptılar. Bak şimdi Güney Kore'de toplum ahlakı paramparça."

Bundan sonrası sadece hukukun işi değil bence. Şimdi dizileri bir de bu gözle izleyip, doğru tercihi kullanma sorumluluğu seyircilere düşüyor.

Kimseyi koruma ve suçlama değil derdim

Ayşe Barım olayında karnından konuşanlar olduğu gibi kitabın orta yerinden konuşanlar da var. Gülçin Santırcıoğlu gibi:

"Bu sektörde inanın tamamen hakkıyla var olan ve aldığı parayı tırnaklarıyla kazıyan yüzlerce kamera önü ve arkası insanla çalıştım. Aslında bence çoğunluk bu insanlardan ibaret. Tekelleşme yok mu?

Elbette var. Ayşe Barım dışında bir menajerle çalışmak kafadan ikinci lig oyuncusu olmakla eş değer bilinir. Kendi halinde bir menajer havasında olan ve 14 yıl çalıştığım hemcinsimden bile gördüğüm mobbingi kendime ancak son yıllarda itiraf edebildim. (Kilolu olmak, ayrılmak istediği işlerden yapımcı tarafında olup beni sözleşmeyle korkutma gibi) Ayşe Barım nasıl tek başına güçlü olsun? Onun lafına hayır diyemeyenler kim? Mama olma mevzularını bilemem orada değilim. Kimseyi koruma ve suçlama değil derdim. Kimse tek başına kral olmaz, elbet tebaa lazım. Olduğum halden memnun olan biri olarak soruyorum: Gaza geleceksiniz; sadece Ayşe Barım üzerinden değil, onun lafının üzerine laf söyleyemeyenlere de bakın."

Bu sözlerin altına imzanı atarım. (Haber Merkezi)