'Sorumlu' yine yok
Erzincan’ın İliç ilçesinde geçen sene bugün meydana gelen maden faciasında, tonlarca siyanürlü toprağın altında kalan 9 işçi hayatını kaybetti.
Erzincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek davanın ilk duruşması 17 Mart 2025 günü başlayacak.
Aileler aradan geçen bir yılda adalet yerini bulsun diye beklerken Sosyal Haklar Derneği (SHD), Sosyal Hukuk Avukatı Akçay Taşçı, facianın bir yılını derledi.
Bakanlık 'yırttı'
Akçay Taşçı, "Savcılık bilirkişi heyetinden bakanlığın sorumluluğunun ne olduğunu açıklamasını istedi. Ancak bu soruyu aynı bilirkişi heyetine sormadı. Yeni bir heyet oluşturarak yalnızca bu soruyu cevaplandırmasını istedi ve yeni bilirkişi heyeti tek bir bilimsel açıklama yapmaksızın bakanlığın herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını söyledi" derken, "Savcılık makamı bu tespiti dikkate alarak derhal bakanlık yetkilileri hakkında takipsizlik kararı verdi. Devamında ise meseleyi tamamen basit bir hataya indirgeyen bir iddianame yazarak şirketin bir kısım yetkilisi hakkında bir dava açtı" diye belirtti.
Koca bir tepeye dönüştü
Avukatı Akçay Taşçı, değerlendirmesinde şunları söyledi:
"Erzincan’ın İliç ilçesine bağlı Sarılar köyü yakınlarındaki bir maden ocağında 13 Şubat 2024 günü toprak kayması yaşandı. Tonlarca siyanürlü toprağın altında kalan 9 işçi hayatını kaybetti. 9 İşçiye mezar olan bu toprak yığını doğada kendiliğinden bulunan bir toprak parçası değil. Altın üretimi için milyonlarca ton toprak olduğu yerden söküldü, içerisindeki altının alınması için zehirli bir madde olan siyanüre bulandı. Bu zehirli toprak yığını bir bölgede toplanarak koca bir tepeye dönüştü.
2 yıl önce gelen uyarı
Altın üretimi dünyada farklı yöntemlerle yapılıyor ve İliç’te bu yöntem tercih edilmiş: içeriğinde altın olan toprak parçası bir bölgeye seriliyor, üzerine zehirli bir solüsyon dökülüyor ve nihayet bu solüsyonda eriyen altın başka bir süreçten geçirilerek üretiliyor. Ancak bu yöntemin gerektirdiği bazı önlemler de var ve bu önlemlerin alınmadığı 2 yıl önce ortaya çıkmıştı. Siyanürlü toprağın tepelendiği bölgede 21.06.2022 günü bir solüsyon kaçağı yaşanmış ve zehirli su ve toprağın doğal su kaynaklarına ve bu yolla da bölgedeki doğal hayata büyük zarar verebileceği tespit edilmişti. Bu sebeple madenci firmanın faaliyetleri durdurulmuş, şirketle ilgili idari soruşturma başlatılmıştı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı duruma el konulduğunu ve tüm çalışmalardan kamuoyunun haberdar edileceğini açıklamıştı.
Sonra olay unutuldu. Ölen, yaralanan yoktu. Doğaya verilen zararla ilgili de herhangi bir açıklama yapılmadı. 13 Şubat 2024 gününe kadar İliç’te ne olduğunu soran da olmadı. 13 Şubat 2024 günü bu maden ocağında bir toprak kayması yaşanmasıyla siyanürlü toprak tüm bölgeye yayılacak büyüklükte bir felakete yol açtı. Bu kez doğaya verdiği zararla birlikte 9 işçinin de hayatına son vererek son yılların en büyük işçi ve doğa katliamlarından biri yaşandı.
Bilirkişi bakanlığı sorumlu tuttu
Olayın ardından başlatılan soruşturma kapsamında bazı yöneticiler yurt dışına kaçarken bazıları göz altına alındı ve tutuklandı. Savcılık hemen bir bilirkişi heyeti oluşturarak olayın teknik boyutlarıyla birlikte sorumluluğu bulunan kişi ve kurumların tespit edilmesini istedi. Bilirkişi heyeti de raporunu hazırlayarak savcılığa sundu. Raporda kaymanın sebepleri, şirketin çalışma prensipleri, yöneticileri, taşeronlar, üretim grafikleri vs. birçok farklı teknik konuda açıklamalar yapıldı ve şu önemli ayrıntı tespit edildi: 2021 yılında Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından bu ocaktaki faaliyetler için bir kapasite artışı izni verilmişti ve bu tarihten itibaren de şirketin üretim yönteminde ciddi bir değişiklik yaşanmıştı. Bu değişiklikle yaşanan toprak kayması arasında da bir bağlantı tespit edilmiş ve bu yüzden 2021 yılında verilen kapasite artış izni nedeniyle bu izni veren bakanlık yetkililerinin de sorumlu olduğunu söylemişlerdi.
Bilirkişi heyetini değişti ve bakanlığın sorumluluğu ortadan kalktı
Savcılık bilirkişi heyetinden bakanlığın sorumluluğunun ne olduğunu açıklamasını istedi. Ancak bu soruyu aynı bilirkişi heyetine sormadı. Yeni bir heyet oluşturarak yalnızca bu soruyu cevaplandırmasını istedi ve yeni bilirkişi heyeti tek bir bilimsel açıklama yapmaksızın bakanlığın herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını söyledi.
Savcılık makamı bu tespiti dikkate alarak derhal bakanlık yetkilileri hakkında takipsizlik kararı verdi. Devamında ise meseleyi tamamen basit bir hataya indirgeyen bir iddianame yazarak şirketin bir kısım yetkilisi hakkında bir dava açtı.
İlk duruşma 17 Mart’ta
Erzincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek davanın ilk duruşması 17 Mart 2025 günü başlayacak. Mahkemenin davaya ilişkin verdiği ilk ara karar ise, savcılığın tavrı doğrultusunda olduğuna dair işaretler veriyor. Sanıkları bizzat duruşma salonuna getirip tüm taraflarla birlikte sorgulama ve yargılama yapmak, evlatlarını kaybeden ailelerin şikayetlerini bizzat iletmeleri istenmiyor; bunun yerine talimatla ifadelerinin alınarak kendilerine gönderilmesini isteniyor.
İliç Maden Katliamı iktidarın, ülke topraklarını yerli ve yabancı maden sermayesine nasıl teslim ettiğini ve bunu yaparken de hem bu toprakları zehirlemek hem de bu toprakların insanlarını öldürmek pahasına bu işin yapılmasına nasıl ön ayak olduğunu, destek verdiğini ve bu katliamın yaşanmasında nasıl bir payı olduğunu bilimsel verilerle göstermesi açısından büyük bir öneme sahip.
Sosyal Haklar Derneği, Sosyal Hukuk Avukatları olarak katliamın yargılaması da aynı kaderi paylaşmasın diye, İliç Katliamı Davasını takip edeceğiz." (Haber Merkezi)