İmralı’dan beklenen açıklama hayati bir önemde

İmralı’dan beklenen açıklama hayati bir önemde
Numan Kurtulmuş, son süreçle ilgili olarak, "İlk adım, İmralı’dan beklenen o açıklamanın gelmesidir" açıklaması yaptı.

Yeni Durum- TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Japonya ziyaretinin dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.

MHP lideri Bahçeli'nin sözleriyle başlayan ve Dem Parti İmralı heyetinin ziyaretleriyle devam eden yeni süreci değerlendirdi. Kurtulmuş, "Sürecin sağlıklı bir şekilde yürümesinin ilk adımı da İmralı’dan beklenen o açıklamanın gelmesidir" derken, "Açıklamanın hayati bir önemde olduğunu düşünüyorum. Arkası zaten çok süratle gelir" diye belirtti.

"Bu sürece destek olması..."

Kurtulmuş'a sorulan sorular ve cevaplardan bazıları şu şekilde:

DEM Parti İmralı ziyaretinin ardından ilk görüşmeyi sizinle yapmıştı. Ardından da siyasi partilerle bir araya geldi. Artık bu noktada terörist başından da bir çağrı, bir mesaj yayınlanmasını, açıklanmasını bekliyoruz. Bu tarihle ilgili sizin bir öngörünüz var mı? Nasıl bir açıklama bekliyorsunuz? Bundan sonra meclis özelinde nasıl bir çalışma yürütülür?

Sayın Devlet Bahçeli'nin açıklamalarıyla, Sayın Cumhurbaşkanımızın da iradesiyle sürecin başladığını ve çok şeffaf bir şekilde yürütüldüğünü ifade etmek isterim. DEM Parti’nin Meclisteki partileri, görüşmelerle ilgili bilgilendirmesi önemlidir. Kaldı ki ilgili devlet kurumları, sürecin en ince detayına kadar takibini yapmaktır.

Ümit ediyorum, İmralı’dan en kısa süre içerisinde terörün bitirildiği ve artık bir terörsüz Türkiye döneminin başladığını ilan edecek açıklama gelir. Ben tarihler üzerinde durmaktan ziyade bu işin sağlam bir şekilde ama çok da vakit kaybetmeden bitirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bölgemiz çok hassas bir dönemden geçiyor. Bölgemizdeki esas mesele, özellikle Amerika’nın Irak’ı işgaliyle birlikte hızlanan bölünme ve parçalanma meselesidir. Özellikle etnik, mezhebi ve dini farklılıklar biraz da neo-emperyal projenin bir parçası olarak, sürekli kaşınarak ayrılıklar körükleniyor. Türkiye olarak bizim bu bölgedeki milli menfaatimiz sadece Türkiye’nin içerisinde terörün bitirilmesi değil bu bölgenin tamamında istikrarın ve sükunetin sağlanmasıdır. Daha fazla dağılmanın değil, daha fazla bütünleşmenin temin edilmesidir. Dolayısıyla biz kendi bölgemizde işbirliğine dayalı bütünleşme ve ortaklaşmayı artırmak durumundayız. Bunu yaparken de kendimizi bütün tehlikelerden korumak için iç cephemizin kuvvetlendirilmesi gibi hayati bir hususu esas alıyoruz. 40 yılı aşkın bir süredir, 40 bin insanımızın hayattan koparılmasına neden olan, en az 2 trilyon dolar seviyesinde maddi kayba neden olan bir terör belasından bahsediyoruz. Bu terör örgütünün de uzun yıllar, yabancı devletler ve istihbarat örgütleri tarafından desteklendiğini biliyoruz. Dolayısıyla bunu bir an evvel bitirmek, Türkiye’nin en önemli önceliklerinden birisi olmak zorundadır. Siyasi kanaatlerimiz ne kadar farklı olursa olsun, herkesin terörün bitirilmesiyle ilgili bu sürece destek olması gerektiği kanaatindeyim.

Tabii ki sürecin sağlıklı bir şekilde yürümesinin ilk adımı da İmralı’dan beklenen o açıklamanın gelmesidir ve Türkiye'nin gündeminden terörün ilanihaye kaldırılmasıdır. Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak hep beraber kendi geleceğimize sahip çıkıyoruz. Bunun için bu açıklamanın hayati bir önemde olduğunu düşünüyorum. Arkası zaten çok süratle gelir.

"Esas meselemiz..."

Bir beklenti oluşturuluyor Kürt kökenli insanlarda. Öcalan çağrı yapacak, karşılığında bir şeyler alacağız, Kemalizmin Türk tanımlaması bitecek, işte anayasadaki Türklük tanımlaması dahil olmak üzere Türkiyeli diye bir kavram gelecek vesaire. Şimdi böyle bir pazarlık sürecinde değiliz değil mi?

Hayır, kesinlikle. Biz hepimiz ortak bir medeniyetin çocuklarıyız, aynı vatanın evlatlarıyız, aynı bayrağın altında yaşayan insanlarız. Esas meselemiz Türkiye'de birliği dirliği sağlamak ve bu bölgesel şartlar altında Türkiye'nin iç cephesini tahkim etmektir.

Bize bu kadar fatura ödeten, on binlerce insanımızın ölmesine, bu kadar büyük yılları kaybetmemize neden olan bu sorunun ortadan kaldırılması için anahtar; Kürt'ün onurunu, Türk'ün gururunu koruyacak çözümleri ortaya koymaktır.

Kürt’ün onuru derken şunu kastediyorum. Her bir vatandaşımızın gerçekten eşit yurttaşlık temelinde, kendisine bir ayrımcılık yapılmadığını hissettiği bir iklimin oluşturulmasıdır. Öte taraftan Türklerin de hiçbir şekilde “Gizli saklı bir pazarlık yapılıyor, bir şeyler alınıyor, bir şeyler veriliyor. Burada bizim de anlamadığımız birtakım işler dönüyor” manasında bir tereddüt içerisinde olmamaları sağlanmalıdır. Süreç halkımızın ve siyasetin murakabesinde şeffaf bir şekilde yürütülmektedir.

TBMM Başkanı olarak özellikle siyasetçilerimizden ricam şudur. Herkes, yüz kere düşünüp bir konuşsun. Konuşmak kolaydır. Ağızdan çıkan sözü geri almak zordur. Mühim olan iyi bir iş yapmak. Türkiye’nin on yıllar boyunca devam eden terör sorununu bitirerek önümüzdeki döneme gençlerimize, torunlarımıza, gelecek nesillere rahat edeceği bir Türkiye’yi bırakmaktır. Türkiye’nin artık terör diye bir meselesi olmamalıdır. (Haber Merkezi)