Harp Okulunda bir yapı var

Harp Okulunda bir yapı var
Tuzla Piyade Okulu’nda yakasına Atatürk fotoğrafı takmayan teğmene tepki gösterdiği için ihraç edilen Recep Ayar TSK’ya dönme davasını geri çekti. Ayar, "Harp Okulunda bir yapı var" dedi.

Yeni Durum- Recep Ayar, Tele 1’den Ersin Eroğlu’na konuştu. Harp Okulunda azınlık da olsa bir yapının olduğunu belirten Ayar, “Bu durumu üstlerimize iletmemize rağmen resmi bir işlem yapılmadı” dedi. Geri dönme kararından vazgeçmesinin bir anlık öfke ya da kırgınlık sonucu oluşmadığını belirten Recep Ayar Ergenekon Balyoz FETÖ kumpaslarını hatırlattı:

“Şuna inanırım ki devletin kestiği kol acımaz. Ancak, bizlerinkini devlet mi kesti, buna hiçbir zaman emin olamadım, ömrümün geri kalanında da olur muyum bilmiyorum. Şunu biliyorum, inandığım bir değer uğruna çocukluk hayalim olan yıldızlarımla diyet ödedim. Bir daha olsa yine öderim. Ömrünü devlet için harcamış bir önderin yanında, ben çocukluk hayalimden olmuşum, çok önemli değil. Başıma bu olay geldiyse yaradanın kulu için bir bildiği vardır dedim ve bundan da alacağım dersler olduğuna inandım. İnsanlar açısından bu hareketim mücadeleden vazgeçmek olarak algılanabilir, çok da normaldir. Ancak yaşadığımı, yaşayan bilir. Süreç esnasında şunu farkettim ki, bizler için mücadele eden insanlar hep bu devlete gönülden bağlı sivil kimseler yahut yüksek karakterli emekli, Ergenekon, Balyoz, Atabeyler operasyonları gibi FETÖ operasyonlarında hedef olmuş komutanlarım oldu. Bu zamanlarda da Yeni Şafak ve Akit’in o komutanlarım hakkında yazdıkları da bugünleri çok andırmaktadır.”

“Kararlara yazdıklarıyla müdahale edebiliyorlar”

Kendileri hakkında bazı gazetelerin karalama kampanyası yaptığına ve TSK’nın bu duruma tepki göstermediğine dikkat çeken Ayar şunları kaydetti:

“Garip olan şu; Yeni Şafak, Akit gibi medya gruplarının istediği gibi ordu içinde ‘kendilerinden’ olmayanları karalayabilme cüretleri ve bunda başarılı olmalarına TSK üst kademesinin müsaade etmesi. TSK kendisine dışarıdan gelebilecek bir magazini kabul edecek bir kurum değildir, olmamalıdır da. Ancak bu orduya gönül vermiş gençlerin, bir bina içinde masasında oturup kafasına göre kalem sallayan şahıslar tarafından bu denli karalanabilmesini ve komutanlarımızın bize sahip çıkmamasını anlamak mümkün değil. Bu insanlar Cumhurbaşkanını bile yanıltarak bu süreçleri bu aşamalara kadar getirdiler.

Düşünüyorum, hayatımda hiç tanımadığım, beni hiç tanımayan, ne yaptığımı, kim olduğumu dahi bilmeyen; Cem Küçük, Fuat Uğur, Abdülkadir Selvi gibi yazarlar şahsım ve silah arkadaşlarım hakkında, zerre bilgisinin ve fikrinin olmadığı olaylar hakkında yazılar yazıyor ve bir anda kendinizle ilgili yalan yanlış haberler görmeye başlıyorsunuz. Genç yaşımda böyle bir süreci tecrübe etmiş birisi olarak şunu kesinlikle söyleyebilirim, bir şekilde bir kesime hitap etmeyi başarmış bu şahıslar hukukta alınacak kararlara yazdıklarıyla müdahale edebiliyorlar.”

673b336276419790-w1200xh764.webp

“Biz de kılıç çattık”

Ayar, 30 Ağustos’taki yemin töreninde tören sonrası kılıç çatan yeni mezun harbiyelileri de hatırlattı. Kendilerinin de 2023 devresi olarak kılıç çattıklarını vurgulayan Ayar, Yenişafak ve Akit eliyle teğmenlerin hedef haline getirildiklerini belirtti:

2023 devresi olarak kendilerinin de kılıç çattığını vurgulayan Recep Ayar, “Biz de 2024 devresi teğmenlerinin yaptığı kılıç kaldırma geleneğinin bire bir aynısını yaptık, marş söyledik. Harp okulu okuyup da 30 Ağustosta mezuniyetten sonra bunu yapma hayaliyle o sıralarda okumayan harbiyeli var mıdır bilmiyorum. Bizler bu seremoniyi bizden önceki komutanlarımızdan bir gelenek olarak öğrendik. Aksi ya da nasılına dair bir emir bile olmayan çok ufak bir olaydır bu bizim için. Yeni Şafak, Akit eliyle yapılan haberler ve toplumu manipüle eden yazarlar tarafından devlet yöneticilerimiz yanıltılarak bu kardeşlerim hedef haline getiriliyor. Üniversiteden mezun olan gençler kep atarlar. Biz kepimizi atamayız. Üzerinde bayrak vardır, devleti temsiliyetin bir simgesidir. Biz de o yüzden kılıç kaldırırız coşkumuzu ifade etmek için. Bir üniversite mezuniyetinde kep atmayı da devlete baş kaldırı olarak görür mü Abdülkadir Selvi, Fuat Uğur ve Cem Küçük, yüzlerine karşı tüm samimiyetimle sormak isterdim” diye konuştu.

Ebru Teğmen’in hakları…

Recep Ayar İdare Mahkemesi’ne sunduğu ayrılık dilekçesinde Ebru Eroğlu ve silah arkadaşlarının haklarını ülkenin onurlu adalet temsilcilerine emanet ettiğini belirterek şunları yazdı:

“28.09.2018 tarihinde ettiğim yemin ile başladığım askerlik hayatıma, 30.08.2023 tarihinde Piyade Teğmen rütbesine nasbedilmiş olarak devam ederken, bir takım odakların tarafıma yaşattığı haksızlık ve çirkin saldırı neticesinde çok severek icra ettiğim subaylık hayatıma 7. ayımda veda etmek zorunda kaldım. Tarafıma uygun görülen cezayı hiçbir vakit gam, kederden saymayıp, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün adının olduğu tarafta isimlerimizin zikredilmesini her daim bir ödül bildim, bir ömür de bileceğim. İhracımdan sonraki süreçte, gerek hayatımın baştan sona değişmesi, gerekse benim için çok farklı bir kulvar olan sivil hayata geçmem ile birlikte içsel dünyamda bazı fikir, mücadele tarzı değişikliği evrimi yaşandı. Bu sebeple, mezunu olmaktan gurur ve onur duyup her zaman iftihar ettiğim Kara Harp Okulu’nu ve tıp kı Mustafa Kemal Atatürk’ün de olduğu gibi bir Harbiyeli olmayı, içimde muhafaza etmeye; bu yetişmişlik ve vakur duruşu sivil hayata aktararak, aldığım devlet terbiyesi ile topluma ve devletime başka türlü hizmetlerde bulunmaya karar verdim. Bu kararı vermemde, mevcut konjektüre olan güvensizliğim kadar, yaşadığım topluma bu şekilde daha fazla faydam olacağına dair inancım da etkili olmuştur.

Bu uğurda çocukluk hayalim ve hayatımın ta kendisi olan yıldızlarımla ödediğim diyet, hayatımın her anında aklımda olacaktır. Yaşadığım bu süreçte, başta hiçbir karşılık beklemeden yanımızda duran, bize yol gösteren, hayatlarımızı düzene sokmamızda elzem çabalar veren, kaç yaşına gelirsem geleyim evlatları ve askerleri olacağım, aynı zamanda avukatlarımız olan kıymetli komutanlarıma, sivil toplumdan; devlete hizmeti düstur bellemiş, Mustafa Kemal Atatürk’ü rehber bilmiş kıymetli büyüklerime, sosyal medya platformlarında maruz kaldığımız çirkin saldırılara karşı bizi büyük bir destekle savunan kamuoyu yayın ve medya kuruluşlarına ve topluma mâl olmuş kişilere, ve tabiki tüm bunların mimarı olup yüksek sesle bizi savunan Türk halkına teşekkürü samimiyetle borç bilirim. Bundan mütevellit, hukuki olarak girdiğim yoldan vazgeçtiğimi öz irademle Yüce Türk Adaletine beyan ediyorum. Ülkemin onurlu adalet temsilcilerine; beraber aynı durumda olduğum silah arkadaşlarımın ve Ebru Teğmenler gibi nicelerinin haklarını korumayı emanet eder, hepsine hayatlarında başarılar dilerim. Yollarımız değişse de, mücadelemiz aynı kalacaktır.”

tegmen-ebru-eroglu-na-ihrac-talebi-teblig-edildi.webp

Ne olmuştu?

10 Kasım töreninde yakasına Atatürk fotoğrafı takmayan teğmenle buna tepki gösteren teğmen arasında kavga çıkmıştı. Teğmenler arasındaki tartışma ilerleyen günlerde de sürdü. 13 Kasım’da bazı teğmenler yakasına Atatürk fotoğrafı takmayan teğmenlerin kaldığı 405 numaralı koğuşun kapısına Atatürk posteri astı. Atatürk posterine tepki gösteren teğmenlerle poster asan teğmenler arasında arbede yaşandı.

Bu gelişmeler üzerine Kara Kuvvetleri Komutanlığı idari soruşturma başlattı. Disiplin Soruşturma Heyeti’nin 5 Aralık’ta hazırladığı raporla yakasına Atatürk fotoğrafı takmayanlara tepki gösteren dört teğmenin ihracı istendi. Disiplin Soruşturma Heyeti 405 numaralı koğuşta kalan üç teğmenin de ihracını talep etti. Atatürk fotoğrafı takmayan teğmenlerin “Allahü teâlâ için sevmek” anlamına gelen ‘Hubb-i fillah’ adlı WhatsApp grubu kurduğu, bu grupta yapılan yazışmalarda haftasonları bir eve gittikleri, bir ağabeyden kitap aldıkları ve bir “dava”dan bahsettikleri ortaya çıktı. Soruşturma sonucu yakasına Atatürk fotoğrafı takmayan teğmene tepki gösteren Recep Ayar’ın da aralarında bulunduğu 4 kişi ihraç edilmişti. (Haber Merkezi)