"Çocukları şeker ve çikolatalarla evine götürüyordu"
Yeni Durum- Ercan Küçük
Silivri’de bulunan Uygur İlim Marifet Vakfı’na bağlı Oku Uygur Bilig Yurdu adlı anaokulu, ilkokul ve ortaokul yaşındaki Uygur çocuklarının eğitim aldığı kaçak eğitim merkezinde Ahmet Kader isimli çalışanın 4-12 yaşları arasında 7 Uygur çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu medyada yer almıştı. Hakkında yakalama kararı çıkartılan Kader, yaklaşık bir hafta sonra Uygur aileler tarafından yakalanarak jandarmaya teslim edildi.
Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede Ahmet Kader’in “Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı”, “Çocuğun Cinsel İstismarı”, “Cebir Tehdit veya Hile Kullanarak Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma”, “Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma”, “Müstehcen Yayınların Üretiminde Çocukları Kullanmak” ve “Çocuğu Müstehcen Yayınları Okumaya ve Seyretmeye Teşvik” suçlamalarıyla yargılanması istendi. Kader’in tek sanık olarak yargılandığı davada 4. Celse 6 Mart’ta görüldü.
Çocukların ablası dinlendi
Duruşmaya mağdur aileleri ile avukatları ile sanığın kızı ve avukatı da katıldı. Mahkemede mağdur çocukların ablası Meryem Keremoğlu tanık olarak dinlendi. Keremoğlu, ifadesinde sanığın cinsel istismarına şahit olmadığını ancak kardeşlerinden duyduğunu söyledi. Şüphelendiği şeyler olduğunu, kardeşlerinin sık sık rahatsızlandığını, ağladıklarını, sorduğunda kendisine yalan söylediklerini belirten Keremoğlu, “Kardeşlerim dışarıda oynarken sanık çocukları, şeker çikolata vererek evine götürüyordu. Sanık kardeşlerime okuldan gelirken bindirdiği motorda dokunuyor, kendilerini öpüyor, özel bölgelerine dokunuyormuş. Kardeşlerime ‘sana banyo yaptıracağım’ diyerek evine götürüp banyoya sokuyormuş. Kardeşim bu olaydan sonra sık sık ani bayılmalar yaşıyor.” dedi.
Sanık, Ahmet Kader, tanığın söylediklerini reddetti. Sanığın kızının da dinlenmesi talebi mahkeme tarafından reddedildi. Sanık avukatı müvekkilinin uzun süredir hapiste olduğunu söyleyerek adli kontrol tedbiriyle tahliye edilmesini istedi. Mahkeme talebi reddederek duruşmayı 22 Mayıs’a erteledi.
İstismar TBMM Gündeminde
Uygur İlim Marifet Vakfı’na bağlı Oku Uygur Bilig Yurdu Etüt Merkezi’nde yaşanan çocuk istismarı Meclis gündemine de girdi. Milli Eğitim Bakanlığı'nın Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun soru önergesine verdiği yanıtta söz konusu vakfa ait kayıtlı bir etüt ve kız yurdunun olmadığı, 2020’de vakfa ait erkek yurdunun da kapatıldığı bildirildi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş da konuyla ilgili, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.
Özçağdaş, Bakan Tekin'in yanıtlaması istemiyle şu soruları sordu:
"-Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri Uygur İlim Marifet Vakfı’na bağlı Oku Uygur Bilig Yurdu Etüt Merkezi’nde çocuklarımıza yönelik yaşanan cinsel istismar vakasından haberdar mıdır? Bu konuda Bakanlığınız tarafından açılmış bir soruşturma var mıdır? Var ise sorumluları hakkında ne tür yaptırımlar uygulanmıştır?
-Milli Eğitim Bakanlığı tarafından istismara uğrayan çocuklarımıza hukuksal-psikolojik-pedagojik destek sağlanmış mıdır?
-Soru önergesine konu olan, Uygur İlim Marifet Vakfı’na bağlı bu etüt merkezi hangi tarihte açılmıştır? Milli Eğitim Bakanlığı’nın etüt merkezinin açılışına ilişkin onayı bulunmakta mıdır? Etüt merkezi hala faaliyette midir?
-Uygur İlim Marifet Vakfı’na bağlı etüt merkezi Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hangi tarihlerde denetlenmiştir?
-Uygur İlim Marifet Vakfı’na bağlı etüt merkezinde kaç kişi çalışmaktadır? Çalışanların görevleri ve eğitimleri nedir? Tutuklu Ahmet Kader’in etüt merkezindeki görevi nedir?
-Uygur İlim Marifet Vakfı’na bağlı bu etüt merkezinde çalışan öğretmen var mıdır?"
Sanık iddiaları reddetti, çocukları suçladı
Uygur vakfına ait sitede yaşadığını, sitede ve medrese dedikleri eğitim merkezinde tesisatçı olarak çalıştığını belirten sanık, kendisine iftira atıldığını savundu, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Yurt dışına kaçmak üzereyken yakalanan Kader, istismar mağduru çocukların komşusu olduklarını, evine televizyon izlemek için sık sık geldiğini, kendisi evde yokken dahi kapıya bıraktığı anahtarla açıp eve geldiklerini savundu. Kader bir kez, bir çocuğun kendisinden habersiz eve geldiğini, evde duş alıp çıktığında kendisini çıplak gördüğünü iddia etti. Çocuklara pornografik içerikli yayınlar izlettiği iddia edilen Kader, iddiayı reddetti, çocukların yabancı uydudaki kanalları açıp pornografik içerikli yayını kendilerinin açıp izlediğini, gördüğünde kızdığını savundu.
“Vakıf yöneticileri ‘kendi aramızda çözelim’ dedi”
Sanığın ardından davaya müdafi olan istismara uğrayan çocukların babası Abdülhekim Gazi müşteki sıfatıyla verdiği ifadede, etüt merkezinin bağlı olduğu vakfın yöneticileri olan Uygur toplumunda tanınan kişiler hakkında suç duyurusunda bulunduklarını söyledi: “Çocuğum olayı anlatınca, vakıf yöneticileri Habibullah Küseni ve Abdurrahim Teşna’yı aradım. Bana, ‘Sen jandarmayı arama, biz kendi aramızda bu işi çözelim’ dediler. Akşam okula çağırdılar. Sanığı kaçırmışlar. Sanık Avrupa’ya kaçmaya çalışırken ben yakalayıp jandarmaya teslim ettim. Vakıf idarecileri tarafından tehdit edildik. Jandarmaya haber verdiğim için kaldığım siteden çıkmam için bana baskı yaptılar. Sanığı koruyan müdürlerdir. Müdürlerden de şikayetçi olduk. Suç duyurusunda bulunduk.” Dedi.
Vakıf yöneticileri radikal cemaat mensupları
Silivri’de yaşanan cinsel istismar olayıyla ilgili konuştuğumuz bir Uygur teşkilatı yöneticisi “Uygur İlim ve Marifet Vakfı’nın ve vakfa bağlı sözde “Oku Uygur Bilig Yurdu ve Etüt Merkezi’ yöneticilerinin radikal cemaate mensup insanlar olduğuna dikkat çekti. Teşkilat yöneticisi, vakıf yöneticilerinin sanığın kaçmasına yardımcı olduklarını hatırlatarak bu yöneticilerin de yargılanması gerektiğini belirtti. Bazı Uygur ulemalarının olayın kapanması için kendilerine yakın siyasileri devreye soktuklarını iddia eden Uygur teşkilat yöneticisi şunları söyledi:
“Yöneticilerin kimliklerine bakıldığında, hepsinin geçimini sadece dini öğreti ve çalışmalardan sağlayan radikal cemaate mensup insanlar olduğu görülür. Şu anda cinsel tecavüz ve tacizden dolayı tutuklu olan sanığı koruyarak, kollayarak ve rezil olaydan sonra kaçmasına yardımcı olan bu vakıf ve okul yöneticileri, sanığa “yataklık” etmekten haklarında soruşturma açılması gerekir. Çünkü Habibullah Kusen (Kuseni Abukusen) ve Abdurehim Teşna adlı yöneticiler, küçük çocuklara yönelik cinsel istismarın üstünü kapatmaya çalıştıkları aşikar bir durumdur. Bu çirkin olaya tepki göstermeyen bu vakfın bağlı olduğu Doğu Türkistan Maarif Hareketi yöneticilerinin ve Uygur sözde Ulemalar’ın -bu çirkin olayın Uygur davasına zarar vereceği gerekçesiyle- kendilerine yakın siyasileri devreye soktuklarını düşünüyorum.”
Toplam sayının 7 çocukla beraber 12 çocuk olduğu anlaşılıyor. Ancak aileler toplum içindeki itibarları ve çocukların gelecekleri için sessiz kalmayı tercih ediyorlar. Bu çocuklar arasında ailesi burada olmayan veya vefat etmiş yetim ve öksüzlerin de olduğu bilgisine ulaşıldı. Ancak kimlikleri konusunda maalesef net bir bilgi yok.”
Kanadalı vakıf tarafından fonlanıyor
Uygur teşkilat yöneticisi, cinsel istismarın yaşandığı vakfın yurt içi ve yurt dışı bağlantılarını da şu sözlerle açıkladı:
"Çirkin ve rezil olay karşısında tepkisiz kalan Uygur teşkilatları ile Uygur İlim Marifet Vakfı’nın aynı kaynaklardan maddi destek aldıklarını da göz önünde bulundurursanız, bu cinsel istismar karşısında neden sessiz kaldıklarını daha iyi anlayacaksınız. Örneğin Uygur İlim ve Marifet Vakfı’na evlerin yapılması için maddi destek veren İCNA Relief Canada Foundation adlı Kanada Yardım Vakfı’nın ve “Sayeda Hajia Centre”nin aynı zamanda Maarif Hareketi’ne mensup teşkilatlar ve sözde Uygur ulemalar ile de iş birliği içinde oldukları görülmektedir. Bunun dışında Uygur İlim İrfan Vakfı’nın kapanması, kapatılması durumunda vakfı mal varlığının DTSB’na bağlı başka bir vakfa (galiba SİM Vakfı) devredileceği belirtilen tüzük, bu kurumlar arasındaki yakın iş birliğini göstermektedir.” (Haber Merkezi)