“Bu süreci baltalayacağız”

“Bu süreci baltalayacağız”
PKK Kurucusu Abdullah Öcalan aylardır beklenen mesajını yayınladı. Öcalan, terör örgütü PKK’ya silah bırakması ve kendini fesh etme çağrısı yaptı.

Yeni Durum- Öcalan’ın açıklamalarına Zafer Partisi’nden tepki geldi. Öcalan’a sayın demediklerini belirten Şehirlioğlu, Bahçeli’nin çağrısıyla Türkiye’nin yeni ve karanlık bir dehlize sokulmaya çalışıldığını ifade etti.

“Terörsüz Türkiye” denilerek girilen süreci baltalayacaklarını ilan eden Şehirlioğlu şunları söyledi:

Devletimize sanki bir savaşa girmiş ve bu savaşı kaybetmiş gibi ağır mütareke koşullarının dayatıldığını izliyoruz. Bu vatan için kanını döken, canını veren aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimizden ve dahi Türk milletinden utanmadan, bizlere ‘teslimiyet koşullarını’ dikte ettirmeye çalışıyorlar.

“İlk günden itibaren, bu sürece karşı durduk”

‘Terörsüz Türkiye’ diyerek “milli-üniter-laik yapımız” ve “ulus-devletimiz açıkça hedef alınıyor. Biz bu teslimiyetçi zihniyeti en baştan gördük. Bugün hukuksuzca Silivri Cezaevinde tutsak edilen Genel Başkanımız Prof. Dr. Ümit Özdağ ve Zafer Partisi kadroları, ilk günden itibaren, bu sürece karşı durduk.

Duruşumuz net, söylemimiz sertti: “SÜRECİ BALTALAYACAĞIZ”

Çünkü Zafer Partisi için bu sürece karşı koymak, Cumhuriyetimizi savunmak, cumhuriyeti kurmak kadar değerli ve öncelikliydi. En azından Cumhuriyeti kuran ve bize emanet eden kahramanlara karşı “birinci vazifemiz” olarak mukaddes ve kutluydu.

21 Ocak 2025’de, Genel Başkanımız Prof. Dr. sayın Ümit Özdağ’ı hukuksuzca tutuklayınca, bizi susturacaklarını sanmış olmalılar. Özdağ’ı alırsak, gözdağı veririz diye düşünmüş olabilirler.

Oysa Sayın Özdağ Silivri’de, biz vatanın her köşesini, sokaklarını Meclis ederek ve artan bir azim, inanç ve irade ile mücadeleye devam ediyoruz ve her koşulda devam edeceğiz. “Terörsüz Türkiye” söylemiyle, Öcalan’a özgürlük verip, Siyasal İslamcı ve Siyasal Kürtçü yeni bir devlet tasarımı ile amaçlanan yapı milli üniter devletin yıkılmasıdır. Çünkü, Türkiye’de etnisiteye siyasi varlık sağlanması, vatanın bazı bölümlerine siyasi/mali özerklik veya federatif yetki verilmesi, Türkiye’yi Lübnan, Irak veya Yugoslavya gibi zayıf ve çekişmeli bir siyasi ortama sürükleyecektir.

unknown-2.jpeg

“Daha fazla terör, daha fazla çatışma”

Bu yolun sonu barış ve istikrar değildir. Bu yolun devamı terörsüz Türkiye değildir.

Bakın buradan karar alıcıları açıkça uyarıyoruz: Bu yolun devamı, daha fazla terör, daha fazla çatışma ve etnik temelli iç savaşa gidiştir. 10 yıl önce denenen ilk ‘Açılım’ rezaletini ve sonuçlarını tekrar hatırlayınız!

Memleketin bir bölümü adeta terör örgütüne teslim edilmişti! Terörist dağdan kente inmiş ve buraya yerleşip tahkimat yapmıştı. Jandarma ve polise operasyon yasağı getirilmişti! Sonuçta terör örgütünün işgal ettiği kent merkezlerini geri alabilmek için 794 vatan evladını şehit verdik. Bu sayı Kıbrıs Barış Harekâtından fazladır.

Şimdi ikinci ‘Açılım’ sürecini planlayanlar, ilkinden ders almışçasına ilerliyorlar. Bu kez daha tehlikeli ve milletimizi aşağılayıcı bir yol izleniyor ve Öcalan katiline siyasi özgürlük ve yeni bir anayasa ile teslimiyet hedefleniyor. Buradan açılım sürecini tezgahlayanlara soruyoruz:

Hayrola Efendiler, Türkiye bir meydan savaşını kaybetti de bizim mi haberimiz yok! Sevr muadili bir ağır mütareke ile devletimizi yıkıp, milletimizi etnik yapı üzerinden bölmeye çalıştığınızı aziz milletimiz görmüyor mu sanıyorsunuz?

Yok efendim PKK lağıv edilip dağıtılacakmış! Yok PKK silah gömecekmiş, yok, PKK silah bırakacakmış! PKK terör örgütü büyük bölümünün Suriye’de YPG içine transfer edildiği ve burada eğitim ve donatım desteği ile takviye edildiğini Türk kamuoyu gayet iyi biliyor. Bu yapının Türkiye ve bölge ülkeleri için artan bir tehdit olduğunu görmek için, güvenlik uzmanı olmaya da gerek yok!

Geçmişte PKK’nın adı bir ara KADEK oldu. Sonra KONGRE-GEL oldu. Daha sonra YPG ve en son SDF oldu. Emperyalist güdümündeki PKK terör örgütü, bukalemun gibidir. Güne ve koşullara göre, renk, yapı ve şekil değiştirir ama Türkiye Cumhuriyeti’ne düşmanlığı ve emperyalist aparatı olduğu gerçeği değişmez!

“Öcalan PKK’yı dağıtamaz”

Bu bakımdan aslında Öcalan denen terörist “Ben PKK’yı dağıttım” diyerek PKK’yı dağıtamaz. Bu sözlere artık çocuklar bile inanmaz. Zira terör örgütünün ipleri Öcalan teröristinin elinde değildir. Sonuç olarak; terör örgütü silah bırakacaksa, cumhuriyet savcılarımıza teslim olurlar, suç kaydı için silahları incelemeye alınır ve haklarında gerekli soruşturma/kovuşturma tesis edilir.

Türk devletinin hukuk içindeki çalışma yöntemi budur. Başka türlüsü, bakın açıkça ifade ediyoruz, milletimize yeni bir Habur rezaleti yaşatmak olur.

Biz zafer Partisi olarak, genel Başkanımız Prof. Dr. Sayın Ümit Özdağ, Silivri cezaevinde, bizler burada ve vatan her köşesinde “Cumhuriyetimizi savunmaya” devam edeceğiz ve bu yıkıcı süreci BALTALAYACAĞIZ!

NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!" (Haber Merkezi)